Anayasa Mahkemesi, geçtiğimiz günlerde terör örgütü üyeliği iddiasıyla tutuklanan eski bir hakimin, cezaevinde kalabalık koğuşta tutulması dolayısıyla kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasıyla yaptığı başvuruyu, açıkça dayanaktan yoksun olması gerekçesiyle kabul edilemez buldu.
Başvurucu, özellikle aşırı kalabalık koğuş nedeniyle tuvalet önünde yer yatağında yatmak zorunda kaldığını yine asgari yaşam standardı için yeterli eşyanın ve yaşam alanının olmadığını ve bu durumun çok uzun bir süre devam ettiğini belirtmiştir.
Dosya içeriğine göre; başvurucu 29/07/2016 tarihinde tutuklanarak cezaevine girmiş ve 09/10/2017 tarihine kadar, 1 yıldan fazla bir süre boyunca, kalabalık olan söz konusu koğuşta kalmıştır. Başvurucunun kaldığı koğuşun ortak yaşam alanı 32 metrekare, yatakhane kısmı 39 metrekare ve havalandırma kısmı ise 33 metrekaredir. Koğuş kapasitesi ve yatak sayısı 16 olmasına rağmen koğuşta 25 kişi kalmaktadır. 9 kişi, bazıları tuvalet önünde olmak üzere yerde ve dönüşümlü olarak yatmaktadır. Koğuş mevcuduna göre kişi başına düşen toplam kullanım alanı 4,25 metrekaredir. Koğuşta bir adet tuvalet, bir adet banyo ve 16 adet dolap bulunmaktadır.
AYM söz konusu bireysel başvuru sonucunda, başvurucunun
zaman zaman yerdeki yatakta uyuyup ranzadaki yataklarda uyuyamamasının, başvurucunun üzerinde ağır bir bedensel ve ruhsal yük oluşturduğunun söylenemeyeceğini, odada yeterli eşya dolabının bulunmamasının başvurucunun sağlığı ve üzerinde yaratabileceği etkinin ağır olmadığını kabul ederek asgari eşik derecesinin aşılmadığı sonucuna varmıştır.
Söz konusu karara tek muhalif kalan heyet başkanı karşı oyunda ise ‘öngörülemez bir olay nedeniyle koğuşların kalabalıklaşması belirli süre makul kabul edilebilse de, başvurucunun bir yıldan fazla bir süre, dönüşümlü olarak tuvalet önünde yerde yatmak zorunda bırakılmasının insan haysiyetiyle bağdaşamayacağını, devletin pozitif yükümlülüğü gereği makul sürede gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğunu ve bu sebeple somut durumun Anayasanın 17/3 maddesini ihlal ettiğini’ belirtmiştir (1).
Anayasal düzeni, kişi hak ve hürriyetlerini birinci dereceden korumakla görevli olan yüksek mahkeme daha önce de, darbe girişimine iştirak bahanesiyle darbe sabahında gözaltına alınan kendi mahkeme üyelerinin hakimlik ve mahkeme üyeliği teminatlarının göz ardı edilmesine sessiz kalmıştı. Yüksek mahkeme, kısa süre sonra aynı üyelerinin savunmalarını almaya veya herhangi bir soruşturma yapmaya gerek görmeden ‘sosyal çevre kriteri’ gibi en son Hitler Almanyasında örneği görülen ucube bir iddiaya sığınarak 2 üyesini oybirliğiyle ihraç etmişti (2).
AYM, bu kararında da benzer şekilde Anayasal haklara ve Anayasa gereği uymakla zorunlu bulunduğu uluslar arası teminatları görmezden geldi.
Avrupa İşkencenin ve İnsanlıkdışı veya Onur Kırıcı Muamelenin veya Cezanın Önlenmesi Komitesinin 2015 yılında yayınladığı ‘Ceza infaz kurumlarında mahkum başına düşen yaşam alanı’ ile ilgili raporunda belirtilen (odadan tamamen ayrılmış olan tuvalet ve banyonun kapladığı alan haricinde kalabalık koğuşlarda mahkum başına düşmesi gereken) minumum yaşam alanına dahi aykırıdır (3).
Bunun dışında, Türkiye’nin uymakla yükümlü bulunduğu Birleşmiş Milletler Cezaevi Minumum Kuralları ile Avrupa Cezaevi Kuralları zaten özgürlüğü elinden alınmış kimselerin maddi/fiziki imkansızlıklar gereği durumlarının daha fazla ağırlaştırılamayacağını belirtmiştir. Söz konusu standart ve kabuller nedeniyle AİHM, koğuşların aşırı kalabalık olması nedeniyle Torreggiani ve Diğerleri/İtalya başvurusunda, kalabalık koğuşlar nedeniyle hijyenik olmayan koğuşlarda kalmayı Varga ve Diğerleri/Macaristan başvurusunda, koğuşun kalabalık olması nedeniyle tutuklulara yeterli kişisel alan kalmaması nedeniyle Muršić/Hırvatistan başvurusunda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesinin (insanlık dışı ve onur kırıcı muamele yasağı) ihlal edildiğine hükmetmiştir (4).
Kendi üyelerinin savunmasını almaya gerek görmeden tüm mevzuatlara aykırı şekilde ihraç edip bunu ‘zamanın şartlarına’ uygun bulan yüksek mahkeme, suçlu olup olmadığı belli olmayan meslektaşlarının bir yıldan fazla bir süre aşırı kalabalık koğuşta tuvalet önünde yerde yatmak zorunda bırakılmalarını da Anayasal güvencelere uygun bularak yine kimseyi şaşırtmadı.
Kaynaklar:
(1) memurlar.net
(3) https://www.google.com/url?sa=t&source=web&rct=j&url=http://rm.coe.int/1680727fa5&ved=2ahUKEwiYnfbuy9jcAhVQMd8KHXEMBxYQFjAAegQIAxAB&usg=AOvVaw0pE-S4SJVwdu8Rc1i-WQih
(4) https://www.google.com/url?sa=t&source=web&rct=j&url=https://www.echr.coe.int/Documents/FS_Detention_conditions_TUR.pdf&ved=2ahUKEwjJjNz7ztjcAhUCqlkKHSYJA04QFjAAegQIBRAB&usg=AOvVaw1aLKiHlzyPeen5FEiJ0WPh