Hakim ve savcılar, Türkiye’de her geçen gün biraz daha otoriterleşen rejimin hem en büyük mağduru hem de en önemli destekçisi durumunda. Bu büyük çelişkinin kolay anlaşılabilir bir açıklaması var: 15 Temmuz darbe girişimini kendisine bağlı bir yargı oluşturmak için bahane olarak kullanan iktidar, darbecilerin dahi kimliklerini belirlemeden önce, daha önceden muhalif olarak fişlediği binlerce hakim ve savcıyı, kendisine bağlı diğer hakim ve savcılar eliyle gözaltına aldırıp tutuklattı. Kendi meslektaşlarını hukuksuzca tutuklamakta tereddüt etmeyen hakim ve savcılar hızlı bir şekilde terfi ederken, fişlenen hakim ve savcılar 2 yılı aşkın bir zamandır cezaevi hücrelerinde tutuluyorlar.
Uzun yıllar adalet dağıttıkları toplum tarafından adeta görmezden gelinen bu yargı mensupları arasında çok sayıda kadın hakim var. Hayatlarının çoğu mahkeme salonlarında adalet dağıtmakla geçen, mütevazı yaşamlarıyla görev yaptıkları dönemlerde dahi medyada çok yer almayan, çoğunun ismi ve hikayesi kamuoyu tarafından pek bilinmeyen hücrelerdeki kadın hakimler, iktidarın acımasızlığının adeta ete kemiğe bürünmüş halidir. Nesibe Özer, Ayşe Neşe Gül, Yeşim Sayıldı, Neslihan Ekinci ve daha niceleri!
Nesibe Özer
Hakim Nesibe Özer, 2010-2014 yılları arasında HSYK (şimdi HSK) 2. Dairesi Başkanı olarak görev yaptı. Yargıda Avrupa standartları vizyonuyla görev yaptığı dönemde birçok meslektaşının takdirini topladı. İktidarın 2014 yılı HSYK üyesi seçimlerini kendisine yakın yargı mensuplarının kazanması amacıyla kurdurduğu Yargıda Birlik Platformu (YBD) adaylarının karşısında, bağımsız aday olarak yarıştı. 4545 hakim ve savcının oyunu almasına rağmen üye olarak seçilemedi. İktidarın tasfiye listelerinde en ön sıralarda yer alan Özer, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında derhal tutuklandı. Cezaevinde bir hücreye konulan hakim Özer, ağır hücre koşullarını açlık grevine giderek protesto etti. (1). Tutukluluğunun üzerinden 2 yıl 3 ay geçmesine rağmen, Özer’in yargılanmasına hala başlanmadı.
Ayşe Neşe Gül
Ayşe Neşe Gül, iktidarın 2014 yılı HSYK seçimlerinde YBD adaylarının karşısında, bağımsız aday olarak yarıştı ve 4816 oy aldı. Bu sayı üye olarak seçilmesine yetmemekle birlikte, seçim sonrası iktidarın açık hedefi olan Gül, eşi savcı Cevat Gül ile birlikte 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklandı. Gül çifti hakkında tutuklandıktan yaklaşık 2 yıl sonra, tutuklu gazeteci Ahmet Altan’ın enfes benzetmesiyle, “hukuk pornosu” niteliğinde bir iddianame düzenlendi ve ayrı ayrı üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaları istemiyle dava açıldı. (2)
Neslihan Ekinci
Neslihan Ekinci, iktidarın hedef tahtasında yer alan bir diğer kadın hakim. HSYK eski Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yapan Hakim Ekinci, Anayasa Mahkemesi Baş Raportörü olarak görev yapan eşi Hakim Dr. Hüseyin Ekinci ile birlikte darbe teşebbüsü sonrasında tutuklandı. Ekinci çifti yaklaşık 2016 Temmuz’undan bu yana cezaevinde ayrı ayrı hücrelerde tutuluyorlar. Cezaevinde iktidar tarafından ‘özel’ olarak ağırlaştırılan koşullara dayanamayan Neslihan Ekinci Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine kaldırılarak bir süre burada tedavi gördü. Ekinci’nin kızı Rana Ekinci twitterdan anne ve babasının mağduriyetini umutsuzca kamuoyuna duyurmaya çalışıyor. Bu twitlerinde bir yıldan daha uzun bir süredir annesine kitap verilmediğini belirten Rana Ekinci, “Annem aklını kaybetme noktasına geldi.” diyerek adeta feryat etti. (3) Bu feryadı duyan isimlerden Uluslararası Af Örgütü üyesi Avukat Jan Walters, kameraların karşısına geçerek Neslihan Ekinci’ye yazdığı mektupta yapılan haksızlıklara karşı kendisini desteklediklerini sesli ve yazılı olarak ifade etti ve “güçlü ol” dedi. (4)
Yeşim Sayıldı
Türkiye’nin cezaevi hücrelerinde adeta unutulan bir diğer kadın hakim ise Yeşim Sayıldı. 2013 yılında İstanbul Anadolu Adalet Sarayı Komisyon Başkanlığı’na atandığında, bugün iktidarın sözcüsü olan Sabah gazetesi tarafından “Adliye Koridorlarında Topuk Sesleri” başlığıyla yayınlanan haberde “kadın hakları konusunda duyarlı biri olan Yeşim Sayıldı’nın komisyon başkanı olarak atanması kadın hakim ve savcıların yüzünü güldürdü.” ifadelerine yer verilmişti. (5) 2014 yılında iktidarın HSYK adaylarının karşısında bağımsız olarak adaylığını açıklamasıyla birlikte, iktidarın hedefi haline geldi. HSYK üyesi seçilmek için yeterli olmamakla birlikte, toplam 5009 hakim ve savcının oyunu aldı. Diğer HSYK adayları gibi, Sayıldı da, eşi Savcı Selçuk Sayıldı ile birlikte 15 Temmuz darbe girişimi bahanesiyle tutuklandı. Hukuksuzca konulduğu cezaevi hücresinde 2 yıl 3 aydan beri umutsuzca adaletin tecelli edeceği günü bekliyor.
Yukarıdaki bu isimler sadece örnek olarak yazıldı. Bu isimler dışında, hücredeki kadın hakimlerin listesi oldukça uzun. Modern Türkiye’nin batılı evrensel değerlere dönük yüzününün temsilcileri olan bu kadın hakimlerin hayatları, gücü tamamen ele geçiren Erdoğan Rejimi’nin insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasi gibi evrensel değerlerden yüzünü çevirmesiyle birlikte altüst oldu. Siyasi iktidar yargıyı tamamen kendine bağlamak için, kendisine bağlayamayacağına, bağımsızlık mücadelesine devam edeceğine kanaat getirdiği hakim ve savcıları tasfiye etti. Amacına da ulaştı. Bugün Türkiye’de bağımsız ve tarafsız yargıdan bahsetmek mümkün değil.
Bugün bir bilinmezliğe doğru yol alan Türkiye’de bir zamanlar adaletin temsilcileri olan kadın hakimler, cezaevi hücrelerinde adalet bekleyişine devam ediyorlar.
Kaynaklar: